Çok da uzak değildi, metaverse'den İstanbul boğazında yer alan parseller satılmış ve bizlere sahil kıyında 300 m2 bir yer bile kalmamıştı. Otonom araçlar tır şöförlüğü gibi birçok mesleği ortadan kaldıracak, bu durum büyük toplumsal sorunlara yol açabilecekti. Nükleer, kömür ve benzeri kirli enerjiler tarihe karışacak, dünya iklimi en sonunda denge durumuna erişebilecekti. Çalışanların veri bilimi, veri analizi, yapay zeka gibi alanlarda uzmanlaşması, T tipi insan olmaları gerekecek ve yeni dünya düzeninde eski tür işlere pek yer kalmayacaktı. Artık konvansiyonel savaşlar tarihe karışmış, mücadeleler uydu güçler üzerinden küçük çatışmalar şeklinde ilerlediğinden toplu hareketlerin orta doğu dışında yaşanması pek mümkün gözükmüyordu. Merkez bankalarına bağlı ilerleyen eski düzen yerini merkeziyetsiz kripto paralara bırakacak, El Salvador gibi öncü ülkeler bu eşsiz modele ayak uydurup yeni refah merkezleri haline gelecekti. Bu düzeni yakalayamayanlar ise yok olup gidecek, fakirleşecek ve parya konumuna düşecekti.
"Veyl mağluba!" Brennus, Roma'yı aldıktan sonra.
Sonra bir pandemi yaşadık, ardından bir savaş ve paralelinde bir resesyon. Son dönemlerde hiç olmadığı kadar çok tır şöförlerine ihtiyaç oldu, gaz, kömür ve nükleer enerji bir anda raflardan indirilip masaya yatırıldı ve şimdi de teknoloji şirketlerinde işten çıkarma haberlerini okumaya başladık. Twitter çalışanlarının yarısını, Facebook 11%'ini ve Amazon 3%'ünü Kasım 2022 itibariyle işten çıkardı. Dünya iklimi ısınırken küresel piyasalar soğumaya devam ediyor. Rusya ve Ukrayna arasında konvansiyonel bir savaş meydana geldi ve nükleer gerilim tehdidi dünyayı tekrar alarma geçirdi. İnsanların elindeki para gün geçtikçe alım gücünü yitirmekte, paralelde ise gıda fiyatları artışa geçmekte. Kripto para piyasaları o eski şanlı günlerini kaybetmiş görünüyor. İklim ne kadar da hızlı değişti, apaçık geleceğini düşündüğümüz şeyler ne kadar da hızla uzaklaştı.
"Zaman hareket ediyor, biz de onunla birlikte değişiyoruz."
Evet, geleceği tahmin etmek çoğu zaman yanılgıyla sonuçlanacak bir eylem olabilir fakat eğitimli tahminlerde bulunmak rotamızı belirlemek açısından kıymetli . Doğanın temelinde büyük bir belirsizlik yatıyor. Özellikle içinden geçtiğimiz değişim çağında gelecek beş yılda olayların nasıl ilerleyebileceğini kestirebilmek çok güç. Tahminlerimizi her gün yenileyerek değişmeli, çevik ve güncel bir toplum olmalıyız. Başkalarının tahminlerini dillendirmek yerine kendi özgün bakış açımızla geleceğe yürümeliyiz belki de.
"Fazla uzun bir barışın dertlerini çekiyoruz; lüks, kılıçtan beter eziyor bizi."
Son beş senede yaşadıklarımız bize birşeyi hatırlattı. Gıda güvenliği ve tedarik zinciri güvenliği zor günler geldiğinde önemini acımasızca hatırlatıyor ve bu konuyu hafife almak gibi bir lüksümüz yok. Beslenme ve güvenlik gibi temel ihtiyaçlarımızı garanti altına almadan üstüne gelişmiş bir medeniyet inşa edip yükselmek pek mümkün değil. Önümüzdeki döneme doğru baktığımızda, tarım çağının yeniden yaklaştığını düşünebiliriz. Bugün BM'nin açıklamasına göre dünya nüfusu 8 milyara yaklaştı, bereketli dünyamız bu nüfus artışı karşısında daha ne kadar cömert olabilir bilinmez. Tarımda devrim, modern ve etkin tarım ile nesillerimizin gıdasını güvene alıp, sağlıklı bireyler yetiştirmemiz çok daha önem kazanacak gibi görünüyor. Toprağın bereketine güvenerek, onun vereceklerine inanarak bu alanda ilerleme kaydedip emek verirsek büyük karşılık alacak toplumlardan biri olabiliriz.
(İstanbul, 2022)