Sıkıntılı bir haldeyiz; hayatın gayesi, çevremiz ve olan biteni anlayış şeklimiz ruhumuzda sıkışmışlık, dar ve çıkmaz duygular oluşturuyor. Bu durumu yeni normalimiz olarak karşılayan insanlar olduğu gibi, sarmaldan kaçmak için çok uzaklara gidip beraberinde tüm iç dünyasını yanında götürenler, kalıp savaşmayanlar ve mücadele edenler de var. Rahatsız edici bu duygu durumunun modern zaman ve yeni yaşayış şeklimiz ile pek ilgili olduğunu düşünmüyorum, insan var olduğundan beri, temel ihtiyaçları bir şekilde karşılandığında belki de bu sıkıntı içinde beliriyordu, doğanın temel kodlarından biri bu, canlıların duygu durumunu ortalamaya çeken sessiz bir mekanizma.
Tarihteki olayların duygusal yönleri hakkında çok detaylı bilgimiz yok, özellikle konu neler hissedildiği ile ilgiliyse. Eğer konu aşk, savaş, din veya siyaset kategorileri dışındaysa yaygın yazılı eser bulmak güç. Örneğin bir padişahın savaş öncesi artık çok sıkıldığı, en küçük işin bile ona zor geldiği, tüm memleketin sorumluluğunu almak istemediği, bunun sadece o ailede doğduğu için sırtına yüklendiği gibi hislerini, eğer varsa, yazılı bir aktarım olmadığı için bilemiyoruz. Yazılı eserlerde dostlar kutsallaştırılıp yüceltilirken, düşmanlar bir o kadar alçaltılıyor. Dolayısıyla bu konuda geçmişe dönük dayanak olabilecek bir referans, bir istatistik bulmak hayli güç.
Sıkıntılı durumlar için elimizde pek çok araç mevcut, fakat bu yazıda erteleme aracı hakkında çeşitli görüşlerimi paylaşacağım. Erteleme, sorunlar ile yüzleşmek istemediğimizde onları daha ileri bir zamana ötelemek için kullanabileceğimiz bir araç. Aşırı kullanımında sorunlar çözülemeyecek bir noktaya gelip yaşam disiplinini kaybetmeye kadar ciddi sonuçlara ve kalıcı tembelliğe yol açabilir. İlaçlarda olduğu gibi bu tür araçlarda da doz önemlidir, aşırı dozda olmadığı sürece ertelemenin insan ruh haline olumlu katkılar yaptığını düşünüyorum. Şöyle ki, örneğin bugün cuma olsun, pazartesi günü yabancı bir dilde pek zorlu bir toplantı olacak ve zor bir konuyu tüm detayıyla anlatmanız bekleniyor, sunumunuzu hazırladınız, üstünden geçtiniz ama içinizdeki endişe ve sıkıntı bir türlü geçmiyor. Ne yapıyoruz peki? Bir seçenek toplantı olacağı düşüncesini ve onunla ilişkili herşeyi pazartesi saat 08:00'e kadar ertelemek ve yaşamınıza sanki yokmuş gibi devam etmek. Bu başlangıçta uygulaması pek zor olan bir disiplin, fakat zamanla zihniniz bu konuda kendini eğitiyor ve erteleme emri ile birlikte stresi belirlediğiniz zamana kadar öteliyor. Ertelemenin bu çeşidini duygu durumunu erteleme olarak isimlendirebiliriz.
Bir diğer erteleme çeşidi ise olayları erteleme. Duygu durumu ertelemeye göre çok daha dikkatli kullanılması gereken, uzmanlaşıldıkça faydası görülebilecek bir araç. Bu aracın zıttını, sorunların üzerine gitmek, olaylara meydana geldiği anda müdahale etmek olarak tanımlayabiliriz. Olayları erteleme, içedönük insanlar tarafından daha yaygın bir kullanıma sahip. Bir zaman diliminde içinize sıkıntı olacak bir eylemi daha sonraki bir zaman dilimine erteleyip, bu süre zarfında zihninizin bu eylemi almanızı normalleştirip kabullenmesini sağlayabilirsiniz. Özellikle yeni durumlara karşı tepkisel yaklaşımlarınız varsa bu araç tepkinizin şiddetini azaltmaya yardımcı olabilir. Örneğin işyerinde bir görev verildiğinde, bir konuyu öğrenip uygulamanız gerekiyor, bu durum sizde aşırı endişe ve panik hali oluşturdu, işte bu durumda olay erteleme aracını kullanıp, işi talep eden birimlerden çeşitli ek bilgiler isteyip, kendinizi bir süre bu yeni durumdan uzaklaştırıp, durumu kabullenmenizi sağlayabilirsiniz.
(İstanbul, 2022)